Hepimiz güzelliğimizi perçinleyecek küçük bir dokunuşun hayalini kurarız. Bu dokunuş bazen sönük olduğunu düşündüğümüz bölgeleri daha belirgin yapar bazen de bizi daha genç ve ışıltılı bir görünüme kavuşturur. Müdahale ne kadar kapsamlı olursa olsun bizim için hep küçük bir dokunuş olmasını isteriz.
Bu nedenle de her ne kadar daha güzel daha genç veya daha yakışıklı olmayı arzulasak da ameliyat olmaktan çoğu zaman imtina ederiz. Günün sonunda ameliyat dendiğinde birçoğumuzun aklında uzun iyileşme süreleri, genel anestezi, soğuk ameliyathane odası gibi birçok imge belirir. Her ne kadar ameliyatların etkileri uzun soluklu olmakla birlikte sonuçları da hemen farkedilse de günün sonunda ameliyat ameliyattır. 🙂
Bir de hayatımıza bu sene, daha doğrusu geçen sene giren pandamiyi de düşünürsek ameliyat fikrinden giderek uzaklaşmak oldukça anlaşılır bir durumdur. Peki ameliyat olmak istemiyorsak yıllara yenik düşüp yaşlanmak bize reva mı? diye düşünebilirsiniz. Hemen söyleyeyim, asla reva değil! Hatta ameliyat olmak istermiyorsanız size özel birçok çözüm de mevcut!
Gün geçmiyor ki estetik dünyasında yeni bir teknoloji yeni bir dokunuş fikri ortaya çıkmasın, yeni bir teknikle karşılaşmayalım! Bu devasa güzellik sektörünün kendi içerisinde birçok olumsuz yanı olsa da dünyada oldukça rağbet gördüğü için belki de tıbbın en çok ve en hızlı ilerleyen branşıdır diyebiliriz. Ultrasound ses dalgalarıyla tedaviler, radyofrekanslar, kollajen tetikleyici uygulamalar, kırışıklık giderici mikro iğneler, hyaluronik asit dolgular, botokslar derken aslında baktığımızda ameliyatsız estetik dünyası bize devasa bir uygulama yelpazesi sunuyor.
Gelişmişlik, bol seçenek ve ameliyatlara göre daha hızlı uygulama ve tabii ki iyileşme süresinin olmaması ameliyatsız estetik uygulamalarını daha da çekici kılıyor. Peki bu neştersiz güzellik dediğimiz dünyada her şey gerçekten bu kadar bahsettiğim gibi toz pembe mi?
Şöyle söyleyeyim eğer doğru seçimleri yapıp doğru uzmanı tercih ederseniz evet gerçekten her şey bu kadar toz pembe. Kliniğe kırışıklıklarla girip daha genç bir şekilde çıkabilir, ince dudaklarla doktora başvurup yüzünüzle uyumlu çekici dolgun dudaklarla oradan ayrılabilir veya lekelerinize birçok çözüm bulabilirsiniz. Ancak dikkat edin buradaki anahtar kelime; doğru uzman!
Neden mi? Dedim ya güzellik sektörünün devasa bir ayağıdır ameliyatsız estetik uygulamalar ve bu nedenle maalesef uzman olan veya olmayan herkesin bir şekilde dahil olmaya çalıştığı bir uygulamalar bütünüdür. Halbuki her ne kadar pratik ve etkin uygulamalar olsalar da tüm ameliyatsız estetik uygulamaları, ciddi uzmanlık gerektiren, doğallıktan ödün verilmeden yapılması gereken uygulamalardır. Örneğin en yaygın yapılan botoks işlemini ele alalım. Botoks öyle bir işlem ki yaptırdığınızda yaşınızın izlerini silebileceğiniz yaşınızı öğrendiklerinde insanların şaşırabileceği güzellikte ve gençlikte olabileceğiniz gibi eğer yanlış insanlar tarafından yapılırsa aynı zamanda tabir’i caizse garabete dönüşebilecek bir işlemdir. Bir başka örnek mesela dudak dolgusu… Gençliğin simgesi kabul edilen yüzünüzle uyumlu çekici dudaklar kavuşabileceğiniz gibi orantısız aşırı büyük ve yüzünüzü deyim yerindeyse kapatan dudaklara da sahip olabilir ve bundan sonraki hayatınızı ördek olarak devam ettirebilirsiniz. 🙂
Ameliyatsız estetik uygulamalarında yapılacak işlemin dozajı oldukça önemlidir. Öyle ki doğru bir planlama yapılarak hem işlemin “sonradanlığı” örtülmeli hem de yüzünüzde o küçük dokunuşun getirdiği parıltıyı hissetmelisiniz. Tabii bunun için de tartışmasız şekilde iyi eğitimli ve bu alanda tecrübeli, estetik bilgisine sahip bir uzmana ihtiyacınız var.
Sadece kırışıklık veya dolgular değil yukarıda bahsettiğim radyofrekans gibi birçok sistemle ameliyatsız olarak cilde müdahale edilebilir; ciltte sıkılaşma, yenilenme, onarım başlatılabilir dahası cilt kalitesinde artış sağlanabilir ki bu belki de aralarındaki en önemli etkidir çünkü hiçbirimiz yaşlanmayı istemiyoruz, hepimiz “güzel yaş almak” istiyoruz ki güzel yaş almanın yolu da yüksek cilt kalitesinden geçer. 🙂